Paydaşın intifadan men edilmesi ve ortakların ecrimisil talebine ilişkin davalar

Günümüz ekonomik koşullarında mirasçılar arasında yaşanan en önemli sorunlardan biri de, ölenden kalan mirasın intikali yada paylaşımı yapılmadan bir kısım mirasçı yada mirasçıların, miras kalan malları fiilen kullanmasıdır. Miras kalan malların paylaşımı olmaksızın yapılan bu kullanım diğer mirasçıların haklarını ihlal etmektedir. Bu durumda yapılması gerekenler nelerdir? Hangi hukuki yollara başvurulması gerekir?

Mirasçılar, miras kalan mallara iştirak halinde malik olup, hisse paylaşımı yapılana kadar bu birliktelik devam etmektedir. Terekeye ilişkin malların hisseli mülkiyete geçmesi, taraflar arasındaki miras taksim sözleşmesi ile yapılabileceği gibi ortaklığın giderilmesi (izale-i şüyu ) davası ile de olmaktadır.

Paylaşım yapılmadığı takdirde, bir kısım mirasçılar miras payını aşacak şekilde miras mallarını fiili olarak kullanırken, diğer mirasçılar bu kullanımdan mahrum kalmaktadırlar. Bu durumda miras konusu taşınmazları kullanamayanların fiilen kullanan mirasçılardan, yararlanma bedelini (ecr-i misil) talep edebilmeleri için, miras konusu yeri fiilen kullanan mirasçıyı "intifadan men" etmeleri gerekir.

Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, payını kullanmasına engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki el atmanın önlenmesini sadece ecri misil isteyebileceği gibi her iki talebi birlikte de isteyebilir.

Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecr-i misil davası açabilir.

Geriye dönük olarak ecr-i misil (yararlanma bedeli) talep edebilmek için intifadan men bildiriminin yapılması zorunludur. Temel ilke, kullanımdan men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecr-i misil talep edemezler.

İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi için, ecr-i misil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğini dava edilecek paydaşa bildirilmiş olması gereklidir. Bildirim noter aracılığıyla yapılabileceği gibi iadeli taahhütlü mektup ve benzeri usuller ile de yapılabilir. Önemli olan bildirimin içeriği ve dava edilecek paydaşa yapıldığının ispatının sağlamasıdır.

Ecr-i misil ihtarnamesi akabinde dava açmak için mal sahibi ya da idarecisinin Asliye Hukuk Mahkemesine başvurarak dava açması mümkündür. Ecr-i misil davasında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemeleridir. Davalının yerleşim yeri mahkemesi yetkili mahkemedir. Taşınmazın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesinde de ecr-i misil tazminatı davası açılabilir. Dolayısıyla ecr-i misil davasında yetkili ve görevli mahkeme Asliye hukuk mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise davalının bulunduğu yer yada taşınmazın bulunduğu yer Mahkemesidir.

Kural olarak ecr-i misil geriye dönük olarak 5 yılı kapsayacak şekilde istenebilir. Ecr-i misil davası zamanaşımı süresi 5 yıldır. Bu nedenle zarara uğrayan kişinin ecr-i misil davası açmak için 5 yıldan fazla beklememesi gereklidir. Miras kapsamındaki kullanımlarda, bildirimde bulunmadan geriye dönük olarak diğer paydaşlardan ecr-i misil talep edilemez.

Ancak bu kuralın yerleşik Yargıtay içtihatları ile ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır.

Bu istisnalardan bazıları şunlardır:

1 - Ecr-i misil istenen taşınmaz (tarla, bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yâda (ev, işyeri gibi) kiraya verilerek gelir elde edilebilecek yerlerden olmalıdır.

2 - Paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümler belirli olmalıdır.

3 - Paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etme durumu olmalıdır.

4 - Davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce, el atmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecr-i misil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olmalıdır.

5 - Davaya konu taşınmazın kamu malı olma, halleridir.

Ayrıca, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin el atmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecr-i misil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.

Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler, biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.

Yukarıda belirtilen istisnaların varlığı halinde intifadan men koşulu aranmaz. Bu istisnalar dışındaki sebeplerin varlığı halinde intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacaktır. İntifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille ispatlanabilir. İspat yükü davacı üzerindedir.  

Bu davalarda başarılı sonuç elde edebilmek ve alacağınızın tamamına eksiksiz olarak kavuşabilmek adına gayrimenkul davaları konusunda uzman avukat yâda hukuk bürosundan yardım almanız lehinize olacaktır.